Türkiye’nin elektrik kurulu gücünün 121 bin megavatı aştığını, bunun yüzde 61’inin yenilenebilir kaynaklardan sağlandığını belirten Kındap, jeotermal enerjinin 7 gün 24 saat kesintisiz üretim sağlayan tek yenilenebilir kaynak olduğuna dikkat çekti.

“Jeotermal santraller, hem baz yük olarak yüksek kapasite faktörüyle çalışıyor hem de çevre dostu bir üretim modeli sunuyor. Türkiye’nin 2053 net sıfır vizyonu için karbon salımını azaltmada en doğru seçenek jeotermaldir.”

Enerji üretiminde elde edilen başarının sürdürülebilir olabilmesi için iletim ve dağıtım altyapısına da aynı önemin verilmesi gerektiğini söyleyen Kındap, bu alandaki eksiklere dikkat çekti:

“Enerjiyi temiz üretmek kadar, frekans düşüklüğüne izin vermeden kesintisiz şekilde arz etmek de önemlidir. Özellikle bölgeler arası iletim hatlarında sıkıntılar yaşanıyor. Şebekenin güçlendirilmesi, baz yük santrallerin artırılması ve dağıtım sistemlerine yatırım yapılması gerekiyor.”

Depolama sistemlerinin tek başına yeterli olmadığını dile getiren Kındap, hidroelektrik santrallerin de kuraklık nedeniyle üretimde değişkenlik yaşadığını hatırlattı.

Maden Tetkik Arama Kurumu’nun (MTA) jeotermal kaynak arama faaliyetlerine hız vermesini memnuniyetle karşıladıklarını belirten Kındap, Türkiye’nin dünyada dördüncü, Avrupa’da ise lider konumda olduğunu söyledi.

“Jeotermal kaynaklar ayaklarımızın altında. Enerji üretiminden seracılığa, turizmden konut ısıtmasına kadar pek çok alanda değer yaratabiliriz. Elbette her aramada kaynak bulunamayabilir, ama bulanlar arayanlardır.”

Türkiye’nin jeotermal kaynaklı elektrik üretim kapasitesi 1750 megavat seviyesinde.

Jeotermalin diğer kullanım alanlarıyla birlikte toplam enerji tüketimi 7 bin megavatı aşıyor.

Türkiye, jeotermal elektrik üretiminde dünyada 4., Avrupa’da 1. sırada.

Keşfedilmiş jeotermal potansiyel 62 bin megavat, mevcut kullanım bu potansiyelin yalnızca %11’i düzeyinde.