EÜ’de Cumhuriyetin inşasında tarım, nüfus ve ekonomi konuşuldu

“Atatürk’ü anlamak, devrimlerinin ölçülebilir yönlerini görmekle mümkündür”

Panelin moderatörlüğünü TDAE Müdürü Prof. Dr. Abdullah Temizkan yaptı. Prof. Temizkan, Atatürk’ü yalnızca anmak değil, onun devrimlerinin somut etkilerini bilimsel biçimde değerlendirmek gerektiğini söyledi:
“Ulus olmak, ortak değerlerle birlikte geleceğe yönelik bir vizyon ortaya koymaktır. Sistemi değiştirmek kadar o sistemi işletecek kültürü de inşa etmek gerekir. Toplumsal eksiklerimizin farkındayız; bu eksikleri gidermek yalnızca devletin değil, her bireyin sorumluluğudur.”

“Zor şartlar altında gelen ekonomik mucizeler”

Celal Bayar Üniversitesi’nden Doç. Dr. Hamit Özman, Atatürk döneminin iktisat politikalarını anlattı.
“Cumhuriyet kurulduğunda Türkiye, İttihat ve Terakki’den devraldığı karmaşık ekonomik yapıdan güçlü bir devlet inşa etti. 1923-1929 arasında yıllık ortalama yüzde 10,9 büyüme sağlandı. Enflasyon yok denecek kadar düşüktü, bütçe açık vermedi, Türk lirası değer kazandı. 1929 Buhranı sonrası devletçilik modeli özel sektörü dışlamadı; sanayinin yüzde 90’ı özel girişimin elindeydi. Bu dönemin başarısı, ekonomik bağımsızlığın mucizevi bir örneğidir,” dedi. 

“Sağlıksız nüfus en temel sorun olarak görüldü”

Doç. Dr. Ferhat Berber, Atatürk döneminde nüfus politikalarının önemine değindi.
“Cumhuriyet, savaşlardan yorgun, 13 milyonluk küçük ve sağlıksız bir nüfus devraldı. Kadın-erkek dengesi bozulmuş, salgın hastalıklar yaygındı. Bu nedenle  çok nüfus, tok nüfus, şen ve zengin nüfus’ hedefiyle iki yönlü politika izlendi. Dr. Refik Saydam öncülüğünde sağlık seferberliği başlatıldı hastaneler, dispanserler açıldı. Altı çocuklu ailelere vergi muafiyeti getirildi, ancak kadınlara yönelik baskıcı politikalar uygulanmadı,” diye konuştu.

“Cumhuriyetin tarım politikaları günümüze çözüm sunuyor”

TDAE öğretim üyesi Doç. Dr. Mehmet Fatih Sansar, Atatürk döneminin tarıma verdiği önemi vurguladı.
“Atatürk’ün ‘Kılıçla ülke alanlar, sabanla alanlara yenilir’ sözü bir medeniyet projesidir. Cumhuriyet’in tarım politikaları bugün bile gıda krizlerine çözüm sunuyor. 1930’larda kurulan Tarım Kredi Kooperatifleri, Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü ve bölgesel araştırma merkezleri bu anlayışın ürünüdür. Bu kurumlar, Türkiye’nin tarımsal kalkınmasında bilimsel altyapının temelini atmıştır,” dedi.