Rivayete göre, IV. Murat’ın Bağdat Seferi dönüşünde Osmanlı Ordusu'na yardımı dokunanlara geniş topraklar verilmiş ve bu bölge Arapoğullarından Abdül Kerim Ağa’ya bırakılmıştır. Abdül Kerim Ağa’nın vefatının ardından, toprakları dört oğlu arasında paylaştırıldı ve Ali Ağa, kardeşi Çelebi Bey ile birlikte bugünkü Aliağa bölgesine yerleşti.

Ali Ağa ve soyundan gelenler, bölgenin temellerini atmışlardır. Ali Ağa’nın ailesi, çevre köylere dağılmış ve bu köklü aile, bölgenin gelişiminde önemli rol oynamıştır. Bu miras, sonraki nesiller tarafından korunarak bugüne taşınmıştır.

Aliağa’nın ismiyle ilgili ilginç bir söylence de bulunmaktadır. Ali Ağa, bir suç işler ve İstanbul’da ölüme mahkum edilir. Ancak Avustralyalı Baltacı Edwars, onun ölüm cezasından kurtarır. Ali Ağa, bu iyiliği karşılıksız bırakmaz ve adının değiştirilmemesi şartıyla çiftliğini Edwars’a bırakır. Edwars, burada üç katlı bir malikâne inşa ettirir ve bu yapı, Aliağa’nın ilk yapısı olarak tarihe geçer.

1922’de İzmir’in işgali sırasında, İngilizler bu malikânenin üçüncü katını yıkarak önemli bir yapıyı tahrip eder. 1933 yılında, dönemin İzmir Valisi Kazım Dirik tarafından bu malikâne ilkokul haline getirilmiştir. Ancak 1972’de yapı yıkılmış ve yerine Aliağa’nın önemli eğitim kurumlarından biri olan Atatürk İlkokulu inşa edilmiştir.

Aliağa, Osmanlı dönemindeki çiftlik yapısından modern bir ilçeye dönüşüm sürecini yaşamıştır. Sanayi, enerji ve liman faaliyetleri ile Ege Bölgesi’nin önemli ekonomik merkezlerinden biri haline gelmiştir. Tarihi ve kültürel mirasını modern yapısıyla birleştirerek gelişimini sürdüren Aliağa, bugün hem tarihi hem de ekonomik açıdan önemli bir merkez olarak öne çıkmaktadır