Bugün 12 Haziran, Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü. Bu özel gün, dünya genelinde milyonlarca çocuğun çalışma yaşamına sürüklenmesine karşı farkındalık yaratmayı amaçlıyor. Türkiye’de ise tablo giderek daha vahim bir hal alıyor. Yoksulluk, denetimsizlik ve eğitim sistemindeki yapısal sorunlar, çocukları küçük yaşta iş hayatına itiyor.
Eğitime Değil İşe: Veriler Endişe Verici
TÜİK verilerine göre, 15-17 yaş grubundaki çocukların işgücüne katılım oranı 2020 yılında %16,2 iken 2024 itibarıyla bu oran %24,9’a çıktı. Aynı dönemde ortaöğretimde okullaşma oranı %88’e kadar gerilerken, özellikle MESEM (Mesleki Eğitim Merkezi) programları kapsamında çalışan çocukların sayısı da çarpıcı boyutlara ulaştı: 1 milyon 474 bin.
742 Çocuk İş Cinayetlerinde Hayatını Kaybetti
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) verilerine göre, 2013-2024 yılları arasında 742 çocuk işçi hayatını kaybetti. Bu ölümlerin:
%54’ü tarım ve orman sektöründe,
%12’si inşaat ve yol çalışmalarında,
%7’si ise metal sanayide gerçekleşti.
2025’in ilk dört ayında ise 23 çocuk daha iş cinayetlerine kurban gitti.
MESEM Uygulamaları Tartışılıyor
2023-2024 eğitim yılında MESEM kapsamındaki çocuk sayısı 385 bin 956 olarak kaydedildi. Uzmanlar, bu programların çocukları meslek sahibi yapmaktan çok, denetimsiz iş alanlarına yönlendirdiğini belirtiyor. Programlara katılan birçok çocuk, riskli koşullarda çalıştırılıyor ve ucuz iş gücüne dönüştürülüyor.
Uzmanlardan Uyarı: Eğitim Güvence Altına Alınmalı
Çocuk hakları savunucuları ve sendikalar, mevcut tabloya karşı acil önlem çağrısında bulunuyor. Önerilen adımlar şöyle:
Mesleki eğitim programlarının niteliği artırılmalı
Staj alanları çocukların gelişimine uygun hale getirilmeli
İşyeri denetimleri sıklaştırılmalı
Denetimsiz işletmelere yaptırım uygulanmalı
Usta öğretici belgeleri ciddi şartlara bağlanmalı
“Her Çocuk Bireydir, Haklarıyla Yaşamalı”
Pedagoglar ve sivil toplum kuruluşları, çocukluğun birey olma sürecindeki en temel evre olduğunu vurguluyor. Uzman görüşüne göre:
“Her çocuk, kaç yaşında olursa olsun bir bireydir. Devletin ve toplumun görevi, bu bireyin eğitim, sağlık, oyun ve beslenme gibi temel haklara ulaşmasını güvence altına almaktır.”